Rotaları aşağıda paylaşılmış olan wikiloc sitesinden telefonunuza yada GPS cihazınıza yükleyerek daha detaylı inceleyebilirsiniz. Telefonunuza yüklemek için buradan yardım alabilirsiniz!!!
AKDAĞLAR : Elmalı, Fethiye ve Kaş ilçeleri arasında heybetle yükselen, Beydağlarının bir kolu olarak da uzanan, Akdeniz bölgesinde yükselen ve Kızlar Sivrisinden sonraki en yüksek dağımızdır. Kayıtlarda 3024 metre yükseklikte olduğu geçen Akdağ çevresinde oldukça çok sayıda yayla ve göller bulunmaktadır. Yemyeşil ve düz yaylalar halen özelliklerini koruyabilmiş iken, göllerin pek çoğu küresel ısınma sonucunda kurumuştur. Halen Yeşil Göl, İkiz Göl, Girdev Gölü ve Baranda Göllerinde su bulunmaktadır.
BÖLGEYE ULAŞIM
Akdağlar bölgesine Antalya'dan en kolay ulaşım, Korkuteli, Elmalı ve Gömbe güzergahı izlenerek ulaşılabilmektedir. Yolumuz ve zirve yürüyüşü uzun olduğu için sabah 04:00 sularında Antalya'dan özel aracımızla hareket ederek, bu hat üzerinden Gömbe Köyüne saat 06:00 civarında ulaşıyoruz. Kahvaltı yapmak üzere açık fırın, bakkal, market bakıyoruz ama nafile. Açık hiçbir işletme bulunmuyor. Henüz yeni açılmakta olan kahvehaneye yönelerek amcadan bilgi almak istiyoruz. Saat 06:30 dan önce hiçbir yerin açılmayacağını söylüyor. Çare yok mecbur bekleyeceğiz. Kahvenin hemen yanında ki börekçi en sonunda açılıyor ve kahvaltımızı yapabiliyoruz. Zaman kaybetmeden yola devam ederek önce Subaşı Yaylasına, sonrasında ise İkiz Göl Yaylasına ulaşıyoruz. Gömbe'den sonraki yol daha önce bisikletle yaptığımız Ant - 062 turumuzda daha düzgün idi. Ancak oldukça bozulduğunu ve taşlık olduğunu görüyoruz. 4x4 haricinde ki araçların oldukça zorlanabileceğini söyleyebiliriz.
İKİZ GÖL
Saat 08:15 sularında İkiz Göl Yaylasından zirve yürüyüşümüz başlıyor. İkiz Göllerin ortasından geçen yolun kuzeyinde kalan büyük boyutlu olan gölde halen bir miktar su bulunmakta olup, güneyde kalan tarafın kurumuş olduğunu gözlemliyoruz. Yeşillik çimenlerle kaplı, geniş, düzlük bir alan. Yaylada kamp atarak Göl çevresinde ve etrafta yürüyüşler oldukça keyifli olabilir. Araçtan indiğimiz anda yüzümüze vuran buz gibi hava ile irkiliyoruz. Oldukça sert esen bir rüzgar ve buz gibi bir hava vardı. Açıkçası bu rakımda (2300 metre) bu kadar soğuk olabileceğini beklemiyordum. Derhal polar çeketleri ve rüzgarlıkları giyiniyoruz. Gölü arkamıza alarak Evkaya Yaylasına doğru yükselmeye başlıyoruz. Yaklaşık 1 kilometre ilerde olan bu yaylaya kadar dağ yolu devam etmektedir. Ancak bu yayladan sonra dere yatağından başlayan patika taşlar arasından ilerlemeye devam ediyor. Zaman zaman sert geçişlerle yükseliş devam ediyor. Bir süre sonra önümüzde yükselen tepelerin arkasında ki en yüksek zirve olan Uyluk Tepe ve zirveye giden rotalar görülmeye başlıyor. Gözlemlediğimiz kadarıyla ve rota planlamasında ki araştırmalarım sonucunda zirveye giden pek çok rota olduğu belli oluyor. Gerek sırt noktalarından, gerekse vadiler içerisinden zirveye ulaşan onlarca rota var. Ancak bir kısmı oldukça sarp ve dik çıkışlar da içerdiği gözlenebiliyor. Bazılarının ise kış rotası olduğu da aşikar. Telefonumda yüklü olan ve gözümüze kestirdiğimiz rotalardan bir tanesini hedef alarak, solda ki vadi içerisinden sırt hattına doğru yükselişe geçiyoruz. Biraz yükseldiğimizde arkamızda küçük bir göl beliriyor. Suyu oldukça azalmış durumda.
İkiz Göl Yaylası
İlerlemeye devam ederken geride kalan İkiz Göl
Evkaya Yaylasına doğru
Evkaya Yaylası
Artık zirve görünmeye başlanmıştır.
ZİRVE YOLUNDA
Gölgede kalan kaya yüzeyleri buz gibi soğuk. Elle tutmak neredeyse imkansız. Güneş sırtımıza vurduğu anda bir nebze ısınabiliyor ama gölge hatlarda kaldığımızda oldukça üşüyoruz. Sağ tarafımızda zirveye uzanan sarp kayalıklar oldukça heybetli bir görsel sunuyor. Rüzgar şiddetini artırıyor ve rüzgarlıklarımızdan geçerek terleyen sırtımızı buz gibi ediyor. Sırt hattına vardığımızda bir kat daha giyinme ihtiyacı hissediyoruz. Zirve artık net olarak görünmeye başlamıştır. Ancak rüzgar öyle şiddetli ki, ayakta durmak neredeyse imkansız. Fotoğraf çekmemize dahi izin vermiyor. Sırt hattının doğu yönü, dibi görünmeyen bir uçuruma dönüşüyor ve rüzgar sanki bizi uçuruma itmek istercesine o yönde esiyor. Uçurum hattına çok yaklaşmadan ilerlemeye devam ediyoruz. Zirveye ulaştığımızda rüzgarın şiddeti daha da sertleşiyor ve neredeyse ayakta durabilmeyi olanaksızlaştırıyordu. Etrafı yarım metre kadar taşlarla yükseltilerek 3-4 insanın sığabileceği yuvarlak korunaklı bir alan haline getirilmiş bölgeye sığınıyoruz. Kendimizi bu bölüme atarak şiddetli rüzgarın etkisinden korunmaya çalışıyoruz. Hava öyle soğuk ki, zaman zaman hissedilen sıcaklığın eksi derecelere düştüğünü hissedebiliyoruz. Tam 3 saat sonunda 11:20 sularında ulaştığımız zirvede hiç vakit kaybetmeden öğle yemeğimizi yiyor ve derhal dönüş yönünde yolumuza devam ediyoruz.
Burada sağ tarafta bir göl bulunuyor ancak aynı seviye görmek mümkün olmuyor..
Zaman zaman kayalık geçitlerden ilerliyoruz...
Zirvenin batısında ki kayalık uçurum bölgesi
Rüzgara karşı direnmek adeta uçuyor hissi veriyordu...
Zirveden daha net görülüyor ki, Akdağlar da bulunduğumuz Uyluk Tepe zirvesinden başka pek çok zirve de mevcut. Rota planlamasında düşündüğüm gibi, batı yönünde ki sırt hattını takip ederek, Fethiye tarafında ki manzarayı da izleyerek rotayı tamamlamayı hedefliyoruz.
Zirveden sonra Fethiye tarafında ki sırt hattına doğru ilerliyoruz...
ÇEŞİTLİLİK GÖSTEREN TAŞ YAPISI
Bugüne kadar gittiğim hiçbir dağda ve bölgede görmediğim kadar farklı türde ve çeşitlikte taş ve kaya oluşumları ile karşılaşıyoruz. Serhat abi ile sürekli birbirimize taşların farklılıklar gösteren yapılarını işaret ederek, dağın bu yapısını hayranlıkla izliyoruz. Sırt hattından bir süre ine çıka ilerledikten sonra, zamanın ilerlemesiyle biraz yolumuzu kısaltarak önümüzdeki kayalıklardan, aşağıya iniyoruz. Aslında yukarıdan bakıldığında çok rahat görünmesine rağmen, oldukça iri kaya blokları ve oldukça zorlu bir bölgeye girdiğimizi fark ediyoruz. Dikkatli bir şekilde sorun yaşamadan ağır ve emin adımlarla aşağıda ki yaylaya ulaşıyoruz.
ZORLU GEÇİŞ
Bu bölümde de yaşadığımız gibi, doğa da ve özellikle yüksek irtifalı dağlarda hiçbir şey göründüğü gibi olmuyor. Uzaktan rahat görülen geçitler zorlu, zorlu geçitler rahat olabiliyor. Her an bir sürprizle karşılaşmak imkan dahilinde. Hiç bir şekilde emniyeti, güvenliği ve tedbiri elden bırakmamak gerektiğini bir kez daha anlıyoruz. Atılan her adımın basacağı nokta gözlenmeli ve dikkatli olunmalı. Faaliyet bitene kadar sürekli olarak, dikkatli ve uyanık olunmalı. Her an bir sürprizle karşılaşmak mümkün olabiliyor.
Yolu kısaltmak için indiğimiz sarp kayalık bölge...
Geride kalan kayalık bölge...
KURUMUŞ TOPRAKLARDA YÜRÜMEK
Çekilen sularla birlikte, doğal gübre ve toprak birleşerek kurumuş ve çatlayarak yarıklar oluşturmuştu. Kuruyan toprakların üzerinde bastıkça çıkarttıkları ses ve ayaklara uyguladığı titreşimle birlikte oluşturduğu masaj hissi çocukluk heyecanımızı canlandırıyordu. Kuruyan toprakların altında ise, serin ve nemli ortamda başka bir hayat can buluyor, taze ve yemyeşil çimenler tekrar gün yüzüne çıkmak için yağmur damlalarını gözlüyordu. Yeni yağmurlar yağacak, gölgesine sığındıkları toprak can bulacak ve güneşe sarılacaklardı. Sonra başka bir canlının bedeninde hayat bularak, tabiatın kanunlarına tereddütsüz itaat edeceklerdi...
Geri dönüp Akdağlara baktığımızda Uyluk Tepe zirvesine ulaşan pek çok rotanın olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Açık havada hiçbir sıkıntı yaşanmayabilirken, sisli ve puslu bir havada her şey tam tersine dönebilir. Yanlış bir yöne sapma ile uçuruma ve sarp kayalıklara çıkabilmek olasılık dahilinde görünüyor.
Güneşin yükselerek ısıttığı ve keyifli anların mutluluğu ile dönüş yolunda ilerleyişimiz devam ediyor. Bir dere yatağı geçişinde yolumuz başlangıç rotası ile kesişiyor. Sol tarafta ki tepelik bizi aksi yönde gitmeye zorluyor ve rotamızı değiştiriyor. Gidiş yönümüzü inceleyerek, sırt hattını aşarak tekrar rotaya girmeyi hedefliyoruz. Ancak biraz önce de bahsettiğim gibi doğa da hiçbir şey göründüğü gibi olmuyor. Sırt hattının arkasında başka tepeler ve geçitler beliriyor. Dere yatağı içerisinde tedbir amaçlı yüklediğim alternatif rota üzerinden, zaman zaman karşılaştığımız patika ve ayak izlerini takip ederek ilerliyoruz. Başlangıç rotamız solumuzda yükselen tepelerin hemen diğer tarafında kalıyor. Ancak diğer taraftan bu tepe hiç bu şekilde görünmemişti. Oldukça düzgün ve yumuşak bir yapıya sahip iken, bu yüzeyinde oldukça sarp, kayalık ve çarşaklı bir yüzeye sahip olduğunu gözlemliyoruz. Diğer yüzeyde tamamen düzgün bir patika da ilerlerken, artık dere yatağı hattında, zaman zaman büyük kayalıkların üzerinden geçerek ilerleyişimiz devam ediyor. 15-20 dakika olarak hedeflediğimiz geçit neredeyse bir buçuk saat sürüyor. Vadi çıkışında ise, İkiz Göl de aracımıza ulaşmayı beklerken, bu rotanın bizi Subaşı Yaylasına indirdiğini fark ediyoruz. Çok çok keyifli ve farklı görsel güzellikler sunan bu geçitten yürümüş olmaktan büyük keyif alsak da, bu olay tekrar tekrar gösteriyor ki doğa da hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Kişisel tecrübelerimiz ve deneyimlerimiz gelişirken, doğayı ve doğa kanunlarını yaşayarak öğrenmenin mutluluğunu yaşıyoruz.
Doğal bir oluşum olduğuna inanmak zor...
Subaşı Yaylası
Araca ulaşmak için önümüzde 2-3 kilometrelik yolumuz daha kalıyor. Bu yolu yürümek değilde, en son İkiz Göl öncesinde ki rampayı yürüyerek çıkmak hiç hesapta yoktu. Saat 16:00 sularında aracımıza ulaşarak bir zirve yürüyüşümüzü daha tamamlıyoruz.
Zorluk Derecesi :Toplamda 21 km. olan, ORTAZOR bir parkurdur.
Maksimum Rakım : 3021 m.
Hangi mevsimde yapılır: Sonbaharın ilk günlerinde yaptığımız faaliyetin, kış deneyimi hakkında fikir sahibi değiliz.
Yol Yapısı :Çoğunlukla patika ve orman yolu.
Başlangıç Noktası : İkiz Göl.
Bitiş Noktası :Subaşı ve İkiz Göl
Su Kaynakları : Subaşı Yaylasından önce yol kenarında ki çeşmenin haricinde su kaynağına rastlanmamıştır.
Su Kaynakları : Subaşı Yaylasından önce yol kenarında ki çeşmenin haricinde su kaynağına rastlanmamıştır.
Alış-Veriş Alanları : Gömbe Köyünde iş yerleri en erken 06:30 da açılmaktadır.
Konaklama : Kamp için uygun yayla alanları mevcuttur. Ancak su bulunmamaktadır.
DİKKAT!!! Herhangi bir kaza riskine karşılık kesinlikle en az iki kişile gidilmeli ve bir yakınınıza gideceğiniz konum bildirilmelidir!!!
Google Maps Harita Görüntüsü
Wikiloc Harita görüntüsü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder