İŞİNİZE YARAYABİLİR TIKLAYINIZ! .mail: info@yabanhikayesi.com
HARİTALAR
Wikiloc : bisikletrotalari

Yayınlar, fotoğraflar ve içerikler izinsiz kullanılamaz!!!

29 Aralık 2017 Cuma

GÜNDOĞMUŞ - EĞRİ GÖL - ALANYA BİSİKLET TURU

Rotaları aşağıda paylaşılmış olan wikiloc sitesinden telefonunuza yada GPS cihazınıza yükleyerek daha detaylı inceleyebilirsiniz. Telefonunuza yüklemek için buradan yardım alabilirsiniz!!!


İLÇELER OTOGARI

4 günlük kamplı bisiklet turu için rota ve güzergah planlaması tamamlanıyor. Rotamız bu kez Gündoğmuş'a çevriliyor. Gündoğmuş, Antalya'ya yaklaşık olarak 150 km uzaklıktadır. Antalya - Konya Karayolunun 115. kilometresinden sağa dönerek çam ormanları içerisinden yükselen güzel bir yol ile ulaşılmaktadır. Antalya İlçeler Otogarından her gün Transit Dolmuşlar çalışmaktadır. Rotamız Gündoğmuş'dan başlıyor, Eğrigöl'e çıkıyor ve Alanya istikametine doğru iniş ve çıkışlarla devam ederek, Alanya merkezinde bitiyordu. Bir kaç gün öncesinden Gündoğmuş'a gidecek olan günün ilk dolmuş şoförüne ulaşıyor, 2 bisiklet ile birlikte gidip gidemeyeceğimiz bilgisini alıyoruz. İlk sefer için herhangi bir sorun olmayacağını ve bisikletlerimizle birlikte kabul edebileceğini bildiriyor. Bu güzel haberle birlikte hazırlıklarımıza başlıyoruz. Bu araçlarla ulaşım mümkün olmasaydı, Konya yada Alanya istikametine giden büyük otobüslerle Gündoğmuş yol ayrımına kadar gidebilmenin yollarını arayacaktık. Neyse ki böyle bir duruma gerek kalmadı.
Cumartesi sabah 6:30 bisikletlerimizi yükleyerek bir kaç kişi ile birlikte yolculuğumuz başlıyor. Antalya içerisinden bir kaç yolcu alarak devam ediyoruz. Yol boyunca ve son olarak Manavgat otogarında dolmuş tamamen doluyor. Neyse ki diğer yolcuların yükleri için sıkıntılı bir durum oluşmuyor. Bizi aracına kabul ettiği ve sorunsuz bir yolculuk sağladığı için Gündoğmuş Dolmuş şoförü (Arap) abiye tekrar teşekkür ediyor selamlar gönderiyoruz.


GÜNDOĞMUŞ

900 metre rakımda bulunan Gündoğmuş da ki serin hava da, fırından yeni çıkan sıcacık ekmek ve tavşan kanı çay ile içimiz ısınıyor. Etrafta ki meraklı bakışlar arasında tamamladığımız kahvaltımızın ardından Akıncı Beline doğru ilk pedallarımız dönmeye başlıyor. Gündoğmuş çıkışında başlayan yol çalışması Gelesandıra yoluna dönmemiz ile son buluyor. Oldukça dik olan yokuşu ziftli yol çalışmasında güçlükle çıkmaya çalışıyoruz. Sonrasında ki yer yer bozuk olan asfalt yol üzerinde daha rahat ilerliyoruz. Pınarbaşı mevkiinde kısa bir çay ve su molasından sonra kesintisiz tırmanışa tekrar başlıyoruz. Karşımızda ki Geyik dağları ile sağımızda ki uçsuz bucaksız ve sayısız vadi manzarası eşliğinde çok zorlu ama bir o kadar da keyifli tırmanış aralıksız  devam ediyor. Doğa ve manzara öyle güzel ki, vakit olacak ve burada günlerce kalarak zaman geçirecek ve keşif gezileri yapacaksın.


GELESANDIRA YAYLASI

Öğle yemek saatinde Gelesandıra Yaylasına ulaşıyoruz. Zaruri ihtiyaçların karşılanabileceği küçük bakkal, restoran ve çay ocağı mevcuttur. Yayla çıkışında ki çay ocağının yanı başında Ahmet'in getirdiği ev yapımı doğal tarhana çorbamızı kaynatıyor ve karnımızı doyuruyoruz.

Geyik Dağlarının sarp yamaçları arasında Gelesandıra Yaylası arkamızda kalırken, Guruca(Kuruca) Ova Yaylasının ortasında boylu boyunca uzanan asfalt yoldan Demirkapı geçidine doğru oldukça zorlu ve bitmek tükenmek bilmeyen bir tırmanışla ilerlemeye çalışıyoruz. Fotoğraf çekmek için durduğum kısa molada Ahmet gözden kayboluyor ve tırmanış rampasında oldukça yol alıyor. İlk düzlükte kendini gölgeye atmış ve dinlenmekte buluyorum Ahmet'i. Kahve ikramı ile keyifleniyoruz. Bu molalar her ne kadar dinlendirse de, kaslar soğuduğu için direk başlayan tırmanışlarda tekrar ısınana değin oldukça acılı ve eziyetli oluyor. Lakin uzun ve zorlu yol boyunca enerji desteği ile tükenmemek için molalar da vermek zorunda kalıyoruz.



DEMİRKAPI GEÇİDİ

Demirkapı geçidinde yolun sağ tarafına biraz dikkatli baktığımızda eski döşeme yol dikkati çekmektedir. Biraz yürümek ve incelemek üzere bisikleti bırakarak yol üzerinde yürümeye başlıyoruz. Oldukça düzgün döşenmiş taşlarla birlikte Guruca Ovasına doğru devam ettiğini görüyoruz.



Kızıloluk Yaylasına kadar dümdüz bir yol ile devam ediyoruz. Kızıloluk Yaylasında oldukça güzel bir manzara mevcuttur. Yol kenarında ki çeşme de kısa bir mola veriyor, sularımızı tamamlıyor ve manzaranın keyfini çıkartıyoruz. Aşağıda ki Oğuz Yaylası'nın devamında heybetle yükselen Barçın Dağı ve gideceğimiz güzergahta ki Geyik dağlarının büyülü manzarası akılları baştan alacak cinsten. Manzara çok güzel, lakin ilk gün ki kamp noktamız olan Eğrigöl Yaylasına da oldukça uzun yolumuz vardı. Geyik Dağlarının arasından kıvrılarak eski adıyla Karaboynuzlar (Esentepe) Yaylasına ulaşıyoruz. Burada bizi koyun sürüleri ile Ahmet ve Mehmet Ali amca karşılıyor. Mehmet Ali amca bir selamın ardından başlıyor tekerlemeleri peş peşe sıralamaya.



"Resmim bir hayaldir kaybetme sakın
Ruhsuz gölgeme hasretle bakın
Bir gün ayrı düşer veya ölürsek
Hatıra ettiğim resme bakın."

"Geyi Dağı eteğidir
Koyun kuzu otlağıdır
Evliyalar yatağıdır
Çıkta bir gör Geyi'mizi."

"Geyi Dağı taşlarında
Ardıç biter kaşlarında
İper kokar başlarında
Gel de bir gör Geyi'mizi."


Hoş sohbetin ardından vedalaşıyor ve Eğri Göl'e doğru devam ediyoruz. Bundan sonrasında artık sert rampalar geride kalmış, tatlı iniş çıkışlarla Garın Göl üzerinden kamp alanımıza varıyoruz. Eğri Göl yaylasından insanlar artık çekilmeye başlamıştı. Son kalan bir kaç kişi gözümüze ilişiyordu. Gözlerim yayla çocuklarını arıyor ama nafile, çocuklardan eser yoktu.

Eğri Göl

Göl kıyısında uygun bir yere kampımızı atıyor ve yemek hazırlıklarına başlıyoruz. Hava ne soğuk ne sıcak kıvamda idi. Ama güneş battıktan sonra serinleyeceği aşikardı. Akşam yemeğinden sonra sıcak kahvelerimizle ısınırken, üzerimizi kaplayan milyonlarca yıldızı fotoğraflamaya çalışıyorum. Samanyolunun güzel bir enstentanesini fotoğraflamayı başardığımı düşünerek, gecenin soğuk derinliklerinde güzel bir uykuya dalıyoruz.

Eğri Göl

KAMP SABAHI

Güneşli, güzel ve huzurlu bir güne gözlerimizi açıyoruz. Henüz güneş doğmak üzereydi. Dünkü zorlu rampaların yorgunluğunu rahat bir uyku ile üzerimizden atmıştık. Artık yeni rampalara ve yollara hazırdık. Göl manzarasında ki nefis kahvaltı sonrasında toplamaya başlıyoruz kampımızı. Çok uzun sürmüyor yola düşmemiz. 09:00 sularında tekerimiz dönmeye başlıyor. Eğri Göl kıyısına paralel devam eden yolumuz güzel görüntülerle kazınıyor hafızalarımıza. Bitsin istemiyoruz, ama güzelliklerin ve doyumsuz manzaraların biri bitiyor, diğeri başlıyor. Eğri Göl arkamızda kalırken çıktığımız küçük tepenin hemen arkasında ki Sultan Pınarı yaylasına kıvrılarak süzülmeye başlıyor yolumuz. Yaylacılar gitmiş, keyif için gelmiş bir kaç kampçı aileler ve bir arıcı bulunmakta idi. Onlarda artık son günlerini yaşamakta imiş.

Sultan Pınarı Yaylası

Sultan Pınarı Yaylası

SÖBÜÇİMEN YAYLASI

Sağımızda ki Geyik Dağı zirveleri süslüyordu bu kez manzaramızı. Gözden kaybolan Ahmet, çoktan Söbüçimen Yaylasının meralarına ulaşmıştı. Zemini çimler halı gibi kaplamış, binlerce sonbaharın rengarenk çiçeklerini besliyordu. Öyle güzeldi ki, hiç bitmesin, hiç gidilmesin, sonsuza dek yaşanası bir yerdi. Fakat bir kaç hafta sonra düşecek karlarla, tüm bu güzellikler beyaz bir örtüye bürünecek, gökyüzünün mavisi ve altında ki beyaz örtünün arasına sıkışıp kalacaktı.


Söbüçimen Yaylası

Söbüçimen Yaylası

Yolumuz uzun ve daha önce gitmediğimiz bölgelerde ilerlemeye başlıyorduk. Bilinmezliklerle dolu bir yol üzerinde ilerlemeye başlamıştık. Bir kaç yıl öncesinde, Söbüçimen Yaylasından Akyar'a doğru sağ yönde ilerleyen yol ile devam etmiştim. Bu kez sola doğru Sulucameydan Yaylasından geçerek, gün sonunda Gökbel Yaylasına ulaşmayı hedefliyoruz. Önümüzde ki patika vari toprak yoldan devam ederek tepeyi tepeye ulaşıyoruz. Yılan gibi kıvrılarak karşı tepeleri aşan yol gözümüze ilişiyor. Orasıydı burasıydı derken, o yol bizim yolumuz diyoruz. Çaresi yok, öyle yada böyle geçilecek. Kasları soğutmadan vuruyoruz rampaya. 8,7,6,5 derken birici vitese kadar düşüyoruz. Issız ve bakir topraklarda yol almak çok keyifli iken, yüklü bisikletle toprak yolda tutunmak ve ilerlemek de bir o kadar zorlu ve yorucu oluyor. Alnımızdan akan ter çoktan ayak tabanlarımıza kadar ulaşmakta idi. Lakin virajlar kısa ve keskin olduğu için yolun ucu görünmüyordu. Bu durum yola gizem katarak hevesimizi kırmıyor ve her virajdan sonra ki tırmanışın son olacağı umuduyla güç bularak devam ediyorduk.

 Karşı virajlar, rampanın görünen yüzü.

 Bir önceki fotoğrafta ki virajlardan sonrasında ki çıktığımız rampalar.

Sulucameydan Yaylası

Sonunda tepeye ulaşmıştık ve geriye baktığımızda gururlu bir sevinç kaplıyordu bedenimizi. Kana kana yudumladığımız suyla hem ruhumuz hem yüreğimiz serinliyordu. Bulunduğumuz rakımdan olsa gerek, ne bir ağaç ne de bir gölgelik vardı.

Son bir yudum daha çekerek basıyoruz tekrar pedallara. Kıvrılarak  ilerlediğimiz yol kenarında ki yeşillik meralar akıllarımızı başımızdan alırken, bir tırmanışla daha burun buruna geliyoruz. Uzun uzun 2-3 zikzakla tırmandıktan sonra artık Sulucameydan Yaylasına ulaşıyoruz.

SULUCAMEYDAN YAYLASI

Geçitten aşağıya doğru sallanarak iniyor ve yayla girişinde şaşkınlıkla bizleri karşılayan küçük kalabalık bir grubun arasına giriyoruz. Meraklı sorularla hemen sarıyorlar etrafımızı.
"Nerden gelip nereye gidiyorsunuz?
Gündoğmuş'tan buraya kadar bisikletle mi geldiniz?
Ne iş yapıyorsunuz?
Burada ne arıyorsunuz?
Turist misiniz?
Aileniz yok mu?
Aradığınız bir şey mi var?
Arabanız yok mu, arabayla neden gelmediniz?
....
Gibi ardı arkası kesilmeyen ve sonu gelmeyen sorular...

Sulucameydan Yaylası güzel bir noktada. Dağın hemen yamacında ki kuytuya kurulmuş ve çok güzel bir suyu var. İnsanlar buraya hizmet gelmediğinden şikayet ediyorlar. Kendilerince haklılar elbet. Alanya'dan buraya hem hayvanlarla, hem de yüklerle, toprak ve zorlu yollardan geçerek ulaşmak oldukça zahmetli tabi. Ama buralara hizmet gelse, ulaşım kolay olsa, bu güzellikler böyle kalır mı? diye de sorgulamadan edemiyoruz.

Sulucameydan Yaylasında ki, kısa moladan sonra devam ediyoruz. Yolun bu kısmı tahminimden öte, çok uzuyor ve çok zaman alıyor. Lakin bundan sonrasında çoğunlukla iniş olmasına rağmen bu durum bakalım günün kalanında nasıl bir etki oluşturacak.

Saat ilerlemiş ve yemek molası için uygun bir yer arayışına girmiştik. İnişle devam ettiğimiz için hızlı ilerliyorduk. Ancak hem gölgelik, hemde su olsun istiyorduk. Derken derken baya bir yol almıştık ve gönlümüze göre güzel bir yer bulmuştuk. Hem su vardı, hem ağaçlık gölge ve hemde güzel bir çardak vardı. Affetmiyor ve güzel bir yemek molası için yayılıyoruz.


Yemek molasından sonra yine inişle devam eden yolumuz asfalta kavuşuyor. Bugün ki kamp noktamız için Alanya'nın Gökbel Yaylasını düşünmüştük. Ancak ilerleyen saatler ve yorgun bedenlerimiz Gökbel Yaylası'na ulaşmanın pek mümkün olmayacağını gösteriyordu. Yol ayrımına geldiğimizde hava kararmak üzereydi, önümüzde oldukça dik olan 6-7 kilometrelik bir tırmanış vardı. Gökbel Yaylasına hava kararmadan varmamızın imkanı yoktu. Dolayısıyla Gökbel Yaylasını pas geçerek Kadıyakası Mahallesinde uygun bir yerde kampımızı atıyoruz. 




KADIYAKASI

Küçük bir yerleşim yeri olan Kadıyakası, Barçın dağını manzarasına katmış, sırtını Akdağ'a yaslamış, meyve ağaçları arasında bulunan şirin bir köydür. Taşımalı eğitim proğramına geçmiş olan ilköğretim sisteminden sonra, boşaltılmış olan 2 katlı, taş ve kerpiç yapıdan oluşan köy ilkokulu ayakta kalabilmeye direnmektedir. 




















Zorluk Derecesi :Toplamda 168 km. olan, 4 günde tamamladığımız ZOR bir parkurdur.
Maksimum Rakım :Bisikletle çıkılan maksimum rakım 2320 metredir.
Toplam Tırmanış: Bisikletle çıkılan toplam tırmanış 5040 metre civarındadır. 
Hangi mevsimde yapılır:  Kış ayları ve yağışlı havalar haricinde her zaman yapılabilir.
Bisiklet Seçimi :Rotanın bazı bölümleri sadece MTB bisikletler için uygundur. 
Yol Yapısı :Asfalt, stabilize ve orman yollarından oluşan karma bir   parkurdur. 
Başlangıç Noktası : Gündoğmuş.
Bitiş Noktası :Alanya.
Su Kaynakları : Rota boyunca sık sık su kaynakları ve çeşmeler mevcuttur. Ancak mevsime göre kurumuş olabilecekleri göz önünde bulundurulmalıdır. 
Alış-Veriş Alanları : Alışveriş imkanı yoktur.      
Konaklama : Kamp için uygun bölgeler mevcut ise de güvenlik tedbirleri almakta fayda vardır. 
DİKKAT!!! Herhangi bir kaza riskine karşılık kesinlikle en az iki kişile gidiniz ve bir yakınınıza gideceğiniz konumu bildiriniz!!!




Google Maps Harita Görüntüsü



Powered by Wikiloc
GPS ve rota verilerini buradan indirerek daha detaylı inceleyebilirsiniz...

Başka bir rotada görüşmek üzere...

Sevgiyle Pedalla ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder