Rotaları aşağıda paylaşılmış olan wikiloc sitesinden telefonunuza yada GPS cihazınıza yükleyerek daha detaylı inceleyebilirsiniz. Telefonunuza yüklemek için buradan yardım alabilirsiniz!!!
Maceranın üçüncü gününde de hikaye bitmiyor ve kaldığı yerden devam ediyor. Gece boyunca aralıklarla devam eden yağmur hala çiseleyerek yağmaya devam etmekte idi. Genelde uzun turlarda sabah erken kalkar ve en geç 8 gibi yolda olurduk. Ancak hava öyle soğuk ki sıcacık tulumun içinden çıkmak istemiyoruz. Kahvaltımızı yapıyor ve kararsız hareket eden havanın açmasını umud ederek topluyoruz çadırlarımızı. Les Diablerets'i geride bırakırken 1550 metre rakımda ki Col du Pillon geçidine doğru +8 derecede tırmanmaya başlıyoruz. Bisikletlerimiz oldukça yüklü olduğu için, bisikletten ayrılmak istediğimiz zamanlarda bisikleti ayak üzerinde sabit tutmakta oldukça zorlanıyoruz. Günden güne bisiklet ayağının esneyerek özelliğini kaybettiğini fark ediyoruz. Zemin ve rüzgar faktörü de eklenince zaman zaman devrildikleri olmaktadır. Sağ tarafımızda bulunan sarp kayalıkların zirvelerinde ki kar sularından oluşan ve aşağılara kadar şelale yaparak akan manzarayı fotoğraflamak üzere yol kenarına bisikletimi ayağı üzerinde sabitliyorum. Bisikleti kadraja alarak bir kaç kare çekiyorum ve bir anda bisikletin hareket ederek sağ tarafında ki uçuruma doğru hareket etmeye başladığını görüyorum. Bisiklete doğru koşsam da uçuruma doğru yuvarlanmasına engel olamıyorum. Gözlerimin önünde 100-150 metrelik uçuruma doğru yuvarlanmaya başlıyor. O an karma karışık pek çok duyguyu bir anda yaşıyorum. Kafamdan binlerce soru geçmeye başlıyor. Bisiklet zarar görecek mi, aşağıdan çıkartabileceğimiz bir yol varmı, bisiklet zarar görmüşse tura nasıl devam ederim, Les Diablerets de bisiklet tamircisi var mıdır gibi binlerce soru oluşuyor kafamda bisikletin taklalar atmasını izlerken. Birinci taklayı gidon ve sele üzerinden atıyor ve devam ediyor, ikinci taklayı da atıyor, hala sağlam ve çantalar dağılmamış durumda. Üçüncü taklaya giderken gidon ters dönüyor ve çantalarında desteği ile öylece kalmayı başarıyor. Durduğuna inanamıyorum ve mutlulukla yüreğimin serinlediğini hissediyorum. Benden ilerde devam etmekte olan İrfan ve Cevat'ın arkalarından bağırmaya çalışıyorum ama olayın şoku ile düğümlenen boğazımdan ses çıkartmakta oldukça zorlanıyorum. Titreyen ses tonuma ve uçurumda yatan bisikletime gülmeye başlıyorum. Zar zor İrfan'a sesimi duyurabiliyorum. Yağan yağmurla birlikte zemin hem kayganlaşmış hemde çamur içinde idi. Bisikleti oradan çıkartmakta oldukça zorlandık. Çok dik bir zemin olduğu için ancak merdiven basamaklarından çıkar şekilde yavaş yavaş uzun uğraşlarımız sonunda çıkartabildik. Bisikleti kontrol ediyor ve uçuruma tekrar bakıyoruz. Orada durabilmesi ve uçurumun dibini boylamaması büyük şanstı. Neyse ki bisiklet sapasağlamdı ve hiçbir sıkıntısı yoktu. Şayet duramamış olsaydı bisikletin zarar görme ihtimali oldukça yüksekti. Olayın şokunu bir an önce üzerimizden atarak tırmanışa devam ediyoruz.
Alp Dağlarının eşsiz doğasının büyüsüne kapılarak hayal dünyasında gezmemek elde değil. Bir bisikletlinin hayallerini süsleyen parkurlarda pedal basmak gibi yok. Yavaş yavaş yüzünü göstermeye başlayan mavinin en güzel tonlarında ki gökyüzü üzerimizde, zirvelerini beyaz örtü ile örtmüş ak saçlı Alp Dağları etrafımızda ve yeşilin her tonuyla çevremizi saran orman ve meralar arasında bir rüyadaymışcasına ilerlemeye devam ediyoruz. Col du Pillon geçidinden sonra Gstaad şehrine kadar bu büyülü parkurda inişle devam ediyoruz. Yapı market tarzında ki bir mağazadan ocak başlığımıza uygun tüp kartuş bakıyoruz. Ancak hiçbir tüp kartuş bizim başlığa uymuyor. Bu kez ise Lozan dan aldığımız elimizde ki tüp kartuşa uygun başlık bakınıyoruz. Kendinden çakmaklı otomatik bir başlığı 77 Frank ödeyerek alıyoruz. Her ne kadar biraz pahalı olsa da, yemek fiyatlarıyla karşılaştırdığımızda 1 öğünlük yemek maliyetine denk gelmektedir. Bu da turun tamımı düşünüldüğünde oldukça uygun olmaktadır.
Spiez şehrine kadar yolun bu büyülü ortamı devam etmektedir. Her taraf çok düzenli ve tertemiz. Bu bölgede ki halkın çoğunluğu tarım ve çiftçilikle uğraşmasına rağmen etrafta ne hayvan gübresi ve kokusu, ne tarım atıkları ve ne de evsel atıklar bulunmamaktadır. Evlerin bahçeleri çok bakımlı ve düzenli. Bahçelerin çeşitli yerlerinde ki şirinler heykelleri ile, kapılarında ki el işçilikleriyle, pencerelerinde ki süslemelere, insanların yaşam alanlarına verdikleri değer ve hassasiyet her noktada kendisini belli etmektedir. Doğada gezen ve çalışan insanların çöplerini atmaları için dahi yol kenarlarında ki pek çok noktalara çöp kutuları konulmuştur. Bugün ki hedefimiz İnterlaken civarlarında kamp kurmaktı ancak hem geçtiğimiz rotanın büyüsü hemde geçitlerin yorgunluğu ile daha fazla ilerlemeye gücümüz kalmıyor ve Spiez yakınlarında ki bir kampinge yerleşerek bir günü daha geride bırakıyoruz.
Yükseklik Profili
Zorluk Derecesi :Toplamda 76 km. olan, ORTAZOR bir parkurdur.
Maksimum Rakım :Bisikletle çıkılan maksimum rakım 1550 metredir.
Hangi mevsimde yapılır: Yağışlı havalar ve kış ayları haricinde her zaman yapılabilir.
Bisiklet Seçimi : Her tür Bisiklet için uygundur.
Yol Yapısı :%80 asfalt %20 Stabilize parkurdur.
Başlangıç Noktası : Les Diablerets.
Bitiş Noktası :Spiez.
Su Kaynakları : Yol üzerinde çeşitli noktalarda su kaynakları mevcuttur. Her noktadan sonra yanınızda en az 1 lt su bulundurunuz.
Alış-Veriş Alanları : Yol üzerinde çeşitli köy bakkalları ve marketler mevcuttur.
Konaklama : Sadece kampinglerde konaklamak mümkündür.
DİKKAT!!! Herhangi bir kaza riskine karşılık kesinlikle en az iki kişile gidiniz ve bir yakınınıza gideceğiniz konumu bildiriniz!!!
Google Maps Harita Görüntüsü
GPS ve rota verilerini buradan indirerek daha detaylı inceleyebilirsiniz...
GPS ve rota verilerini üye olmadan DROPBOX üzerinden buradan indirebilirsiniz.
Başka bir rotada görüşmek üzere...
Sevgiyle Pedalla ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder